18 Aralık 2007 Salı

Demiryolları ve II. Abdülhamid

*'Abdülhamid bilmecesi' *
* Tarihçi Mustafa Armağan II. Abdulhamit ile ilgili tarihi bir gerçeği daha gün yüzüne çıkardı.*

Yurdu demir ağlarla örme projesi Abdülhamid'indir!

Hep diyordum da inanmıyorlardı: "Abdülhamid bilmecesi" adım adım çözülüyor.
François Georgeon'un "Abdülhamid'i anlamak bugünkü Türkiye'yi anlamak
olacaktır." sözündeki isabeti, demiryollarımızın tarihinden de rahatlıkla
görmek mümkün.

Bunun için tarihe soru sorma tarzımızı değiştirmemiz yeterli olacak.

Mesela 'II. Abdülhamid neden denizciliğe değil de demiryolculuğa önem
vermişti?' diye sormuyoruz da, 'Abdülhamid denizciliğe neden düşmandı?'
sorusunun üzerine sinekler gibi üşüşüyoruz. Gözlerimizdeki büyü öylesine
kalın bir perde oluşturmuş ki, bunun stratejik bir öncelik sorunu olduğunu,
Abdülhamid'in, amcası Abdülaziz gibi 15-20 yıl sonra tonla para akıtmayınca
ıskartaya çıkacak dev gemiler yaptırmak yerine, ülkenin bekası sorununu
demiryollarında gördüğünü, yani meseleyi daha uzun vadeli değerlendirdiğini
nedense göremiyoruz.

1912 yılında yayımlanan Erkân-ı Harbiye kaymakamlarından, yani
Genelkurmaydaki yarbaylardan M. Süreyya Bey bunu doğru soruyu sormuş oysa.
"Donanma mı? Şimendifer mi?" adlı kitabında, savunma için elimizdeki mali
kaynak sınırlı, diyor. Bu sınırlı kaynağı her yere birden
yetiştiremeyeceğimiz için en öncelikli olarak nereye aktaracağımızı iyi
düşünüp taşınmamız gerekir.

Yarbay M. Süreyya Bey'in kitabının, Enver Paşa'nın iktidara el koyduğu 1912
yılında yayınlandığını da unutmayın. Yani İttihatçıların Abdülhamid aleyhine
beyin yıkama kampanyalarının dorukta olduğu bir zamanda Genelkurmay'dan bir
subay çıkıp Abdülhamid'in demiryolu üzerine kurulu savunma projesinin
haklılığı üzerine rahatça kalem oynatabiliyor.

Tezi şu: Biz Abdülhamid'in denizciliği ihmal ettiğine inandığımız için saf
saf yeni bir donanma oluşturmaya giriştik. İyi de, onca gayrete rağmen 800
bin lira yardım toplanabildi. Oysa bu parayla yarım dretnot bile almak kabil
değildir. Hadi bir iki dretnot aldık diyelim, şimdiki Bahriye bütçesiyle
onları yılda bir defa bile boyatamayız! Manevra ve talim masraflarını ise
aklınızdan dahi geçirmeyin. Oysa aynı parayla hiç değilse birkaç yüz
kilometrelik bir hat inşa edebilirdik ve bu hat ufak tefek masraflarla
ilanihaye elimizde kalırdı.

Öyleyse, diyor Süreyya Bey, bize en gerekli olan ulaşım aracı tren mi, gemi
mi? Kendisi ülkenin geleceğini demiryollarında görüyor ve Abdülhamid'in
adını anmadan -anabilmesi de pek mümkün değildi zaten- onun tercihinde haklı
olduğunu savunuyor.

Hiç yorum yok: